Referanduma Geri Sayım: En Zorlu “Evet” Gerekçeleri, Verebileceğiniz Yanıtlar, Düşmemeniz Gereken Tuzaklar ve Diğer Taktikler

"Referanduma bir aydan az bir süre kalmışken eşle dostla aranız bozuldu mu? "Bir daha yüzüne bakmam onun, 'Evet' diyecekmiş!" diye irtibatı kopardığınız arkadaşlarınızın listesi büyüdükçe büyüyor mu? O zaman derin bir nefes alın. Bu yazıyı okuduktan sonra, Evet'çi eşinize dostunuza son bir kez telefon açın ve bir görüşme ayarlayın. O da işe yaramazsa, eşiniz dostunuz bana... Continue Reading →

Kedi: Parçalanmış Bir Toplumun İyileşebilmek İçin Belki de Son Umudu

You can read the English version here. Kedi filmi, yaşadığım şehirde en sonunda bugün gösterime girdi. Birkaç aydır dört gözle bekliyordum ve filmin birçok eleştirmenden övgü almasına rağmen, beni hayal kırıklığına uğratmasından büyük endişe ediyordum çünkü bu filme biraz fazla anlam yükledim: Bakalım evimi gerçekten özlemiş miydim? Peki ne kadar özlemiştim, hiç mi, az mı, çok... Continue Reading →

Bir Türkiye Vatandaşı Olarak, Hollanda’daki Türk Protestoculara Sempati Duymuyorum

You can read the English version here. Türk hükümetinin dış politika açısından son iki haftada yaşadıklarını kriz olarak tanımlamak bile hafif kalır. Önce Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Almanya'ya saldırdı ve ülke yönetimini "Nazi" olmakla itham ederek bir diplomatik kriz başlattı, şimdi de aynı taktiği Hollanda için kullandı. Sebebiyse, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun ziyaret amacı hakkında... Continue Reading →

Özgürlüğün Bedeli

Özgürlüğün her zaman bir bedeli var. Marjane Satrapi, Persepolis 2'yi bu sözlerle bitiriyor. Havaalanında, anneannesi onu Avrupa'ya uğurlarken arkasına dönüp bakıyor bir kez. "Bu, anneannemi son görüşümdü. Altı ay sonra öldü." diyor ve ekliyor: Özgürlüğün her zaman bir bedeli var. Geçen hafta arkadaşım ziyaretime geldiğinde, neden Amerika'ya taşındığımı düşünmeye başladım. Eğitim? Sınırsız imkanlar? Daha iyi bir... Continue Reading →

Ne Trump’tan Geçerim Ne İslam’dan: AKP Köşeye Mi Sıkıştı?

ABD'deki seçim döneminde en çok kafamı karıştıran konu ne Trump'la ne de Hillary'le doğrudan alakalıydı. Hayır efendim, asıl merak ettiğim konu neden Türkiye'dekilerin Trump'a muazzam bir hayranlık duyduğuydu. Duyduklarımdan çıkardığım genel kanı da şuydu: "Trump Hillary gibi işgalci değil, Ortadoğu'yu rahat bırakacak." Bir kere bile şu iddiaya inanmadım. Trump'a karşı olan duygularımdan dolayı değil, tamamen... Continue Reading →

Bu Ülkenin Bir Genci Olarak, Büyüklerimden Utanıyorum!

Tek bir kişiye, partiye, kuruma değil, şu anda Türkiye'de politikaya, bürokrasiye, diplomasiye dâhil olan, beni ve yaşıtlarımı gözden çıkarmış, bir neslin yollarını tıkamış tüm "büyüklerimize" sitemim ve isyanımdır. Bu yazıyı yazmaya ilk karar verdiğimde meclisteki anayasa tartışmalarını, pardon kavgalarını izliyordum ve çok daha öfkeliydim, fakat Nusret'in dünya çapında viral olan hipnotik et kesme ritüelini ve arkaplanında "kesi-kesiyorum... Continue Reading →

WordPress.com'da Blog Oluşturun.

Yukarı ↑